Nurhak:İlk Gerilla Deneyimi
Nurhak:İlk
Gerilla Deneyimi
31 Mayıs 1971 günü Maraş'ın Nurhak
bölgesinde İnekli Köyü yakınında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)
gerillalarının pusuya düşürülmesinden bu yana 22 yıl geçti. Bugün THKO adlı bir
örgüt fiilen mevcut değildir. 1974'lerde "sosyal-emperyalizm" teorilerine
yönelen bir kısım THKO üyelerinin "parti" konusundaki "eksikliklerini" gidermek
amacıyla TDKP'yi oluşturmaya yönelmeleri THKO'nun fiziki ve politik olarak
sonunu oluşturan bir adım olmuştur. Kendilerini THKO-Mücadelede Birlik olarak
tanımlayan kesimin "mucize adam"ının aynı amaçla TKEP'i oluşturmaya yönelmesi
THKO adının THKO-TDY dışında tümüyle politik plandan çıkmasına neden olan son
adımdır. Böylece THKO, Türkiye Devrimi'nde Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil, Yusuf
Aslan, Kadir Manga, Alpaslan Özdağan ve Hüseyin İnan'la devrimci bir politik
örgüt olarak yerini almıştır.
THKO, kısa süren gerilla savaşıyla bir dizi deneyimi ve bu deneyimden çıkan
dersleri barındıran özel bir tarihsel olgudur. İçerdiği "fokocu" gerilla savaşı
anlayışıyla içine girdiği açmazları, önder kadroların yitirilmesinden sonra
kalanların silahlı devrimci savaşı terk etme tutumlarıyla aşamaması, örgüt
olarak yok oluşu getirdiyse de, şehir ve kır gerilla savaşının ülkemizdeki ilk
başlatıcıları olarak zengin deneyimler bırakmıştır. Bu deneyimlerin yanında
THKO'nun 1971 yılında gerçekleştirdiği silahlı eylemler, ülkemizdeki devrimci
mücadelenin gelişiminde önemli bir etki bırakmıştır.
THKO, devrimci silahlı mücadelenin Deniz Gezmiş'le simgeleşen kurallarının
ortaya çıkmasında da önemli bir yere sahiptir. Sivil halka zarar vermemek,
tutsak edilmiş emperyalizmin ve oligarşinin silahlı unsurlarına insanca
davranmak vb. bazı kuralların halkın bilincine kadar yerleşmesinde etkili
olmuştur. 1971-72 döneminde THKP-C'nin devrimci silahlı mücadelenin
sürdürülüşünde gösterdiği kararlılıkla birleşen bu değerler, daha sonraki dönem
üzerinde derin izler bırakmıştır.
Herşeye karşın THKO'nun kır gerilla deneyimi, başarısızlıkla sonuçlanmasına
rağmen, ülke tarihindeki ilk olma özelliğiyle birleşerek düşman tarafından
kuşatılmış bir arazide kır gerilla savaşının hazırlığı, başlatılması ve
sürdürülmesi konusunda önemli derslerle doludur.
THKO'nun kır gerillası deneyiminin ana özelliği, düşman tarafından kuşatılmış iç
bölgelerde gerilla savaşının örgütlenmesidir. Açık sınır ilişkilerinin
kullanılmadığı, sınırların sadece askeri lojistik için belli bir işleve sahip
olduğu bir gerilla savaşı olarak ortaya çıkmıştır.
İkinci özelliği ise, "uygun alan-uygun nüfus" ilişkisinin gerillanın
planlanmasında ve yer seçiminde bir ölçüt olarak kullanılmasıdır.
Böylece THKO, alışılagelmişliğin dışına çıkmış ve sadece belli bir örgütlülüğün
varolduğu, dolayısıyla ilk kadro sorununun kendiliğinden çözüldüğü bir
kavrayışın dışında kalmıştır. Amaç, kır gerilla birliğinin kırsal alanlarda
köylülüğü örgütleyerek bir halk ordusu (düzenli ordu) haline gelmektir. Böylece
hareketli gerilla birliğinin, gelecekteki halk ordusunun çekirdeği olması ve
halk ordusunun bu birliğin gelişimine bağlı olarak oluşturulması anlayışı
THKO'nun faaliyetini belirlemiştir.
Üçüncü özelliği ise, kır gerilla savaşını 3-5 kişilik silahlı grupların
eylemlerinin gelişimi olarak değil, kır gerilla birliğinin eylemliliği olarak
ele almasıdır. Doğal olarak, bu gerilla birliğinin, gerek kitle içinde
genişlemesi, gerekse lojistik desteğini sürdürebilmesi "birlik" düzeyinde ele
alınmıştır. (Pratikte ülkemizdeki milli krizin olgun olduğu düşünüldüğünden
gerilla savaşının -Öncü Savaşıhızla Halk Savaşına dönüşeceği varsayılmıştır. Bu
da hazırlık aşamasından, gerillanın faaliyet dönemine kadar her alanda kendisini
hissettirmiştir.)
Bu temel özellikleri ile THKO'nun kır gerillası hazırlıkları, kendi
perspektiflerine uygun olarak sürdürülmüştür.
Kır gerilla savaşının hazırlık aşamasını Brezilya deneyimi ışığında Quartim
şöyle ortaya koymaktadır:
"Debray'ın önemsemediği gerilla fokosunun
hazırlanışı, tüm devrimci savaş içersinde en az ötekilerden herhangi biri kadar
önemli temel bir basamaktır. Bu basamak, Debray'ın yazılarında devrimci sürecin
bir aşaması değil de, devrimin bir çeşit tarih öncesi olarak yer alır. Devrimde
Devrim'in sonunda kesin olarak 'politik harekete girmek isteyen biri askeri
fokodan geçmelidir' der. Bu yüzden en önemli soru -ne yapmalı?- ile karşılaşan
devrimcilere verdiği cevap çok basittir: Bir askeri foko kurun. Taktik soruya da
-askeri foko nasıl kurulur?- verdiği cevap aynı ölçüde basittir: Askeri eğitimle
kadroları bir araya toplayın, para ve techizat edinin, hareket alanlarında
depolar kazın, savaş alanlarını tanıyın, hareket savaşı ile oyalamak için
düşmanın gelişini bekleyin.
'Başarılı bir pusu, işkencecinin yok edilmesi, nakledilen silahlara el koyuş,
bunlar herhangi bir Amerikan ülkesinde ortaya çıkabilecek reformist yüreksizliğe
en iyi cevaptır.'
Debray'ın görmediği, gerilla mücadelesini başlatmaya hazır olan bir devrimci
örgütün en önemli sorununun bu olmadığıdır. Daha kötüsü yalnız askeri eylemlerin
politik etkilerine önem vermek, politik sorunları askeri mücadelenin içinde
boğmaktır."
THKO'nun sağ kalan kadroları (ki hemen hemen tamamı daha sonra THKO çizgisini
terk etmişlerdir) 1974 yılında yayınladıkları "Geçmişin Eleştirisi"nde hazırlık
aşamasını şöyle ortaya koymuşlardır:
"Halk Savaşı süresi içinde diğer herhangi bir aşama
kadar önemli olan hazırlık aşamasında, sadece gerilla kolunun 'teknik olarak'
yaratılması; belirli bir alanda silahı, sırt çantası, haritası vs. ile birlikte
bir 'askeri birlik' olarak yerleştirilmesi ve bu anlamda 'harekete geçmeye
hazır' bulunması açısından bakıldı."
Aynı yerde kırdaki hazırlıklar şöyle anlatılmaktadır:
"İlk adımlar açısından hareket ve gelişme alanı
olarak seçilen bölge, başta, önemli bir devrimci kitle potansiyeline sahip
olması, diğer bölgelerle kıyaslandığında küçümsenmeyecek düzeyde yerel militan
kadroların varlığı, askeri koşullar bakımından nisbeten elverişli de
sayılabilecek konumu vb. gibi özellikleriyle seçimi doğru yapılmış bir bölgedir.
Hazırlık çalışmaları bu son derece uygun şartlar üstünde, fakat yine son derece
sınırlı -her yanıyla sınırlı- bir kadro ile ve çok sınırlı hedefler üstünde
yürütüldü. Bu hedefler, kısa vadede, gerilla kolunun teknik ve diğer günlük
ferdi ihtiyaçlarını (silah, teçhizat vs.) kapsıyordu. Köylülerle kurulacak
örgütsel veya politik ilişkiler, yerel devrimci kadrolarla oluşturulması gereken
bağlar (hareketimize çok açık eğilim duymakta olanlar da dahil) bu hedeflere
girmiyordu. Gerilla kolunun oluşturulması sorunu, bir 'askeri devriye'nin
oluşturulması sorununa indirgenmişti. Şehirden 20 arkadaşın kıra geçirilmesi ve
banka eylemlerinden elde edilen maddi olanaklarla, onların askeri donatımının
tamamlanmasıyla herşey 'halledilmiş' oluyordu"
İşte bu hazırlık aşamasındaki hatalar THKO'nun kır gerillasının pratikte
karşılaştığı sorunları aşmasını da engellemiştir.
Herşeye rağmen THKO, kendi perspektifi doğrultusunda kır gerillasını oluşturma
kararlılığını göstermiştir. Kentlerdeki kadroların kırsal bölgeye aktarılması,
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın yakalanmalarıyla birlikte
yöneticilik düzeyinde önemli bir engelle karşılaşmıştır. Daha sonraki günlerde
gerilla birliği içinde başgösteren başıbozukluk, hepsinden önemlisi Sinan
Cemgil'lerin grubunun pusuya düşürülmesinden sonra diğer grubun kendi kendini
dağıtması bu kayıpların önemini ortaya koymuştur.
Denizlerin yakalanmasına rağmen kır gerilla birliği oluşturulmuştur. Birlik,
"eylemler koymadan önce gerilla kolunun doğal şartlara uyumunu ve 'fiziki'
dayanıklılığının artırılabilmesi için 'yürüyüş-konaklama, tekrar yürüyüş-tekrar
konaklama' şeklinde durağan bir hareketliliğe" geçer.
Daha ilk günden itibaren kentlerden gelen kadroların koşullara uyumsuzluğu
ortaya çıkmıştır. Ama en önemli sorun gerilla birliği içindeki bozulmayla ortaya
çıkmıştır. Karşılıklı küfürleşmeler, bencillikler, tembellikler, kaytarmalar,
nöbet tutmayı savsaklamalar bu bozulmanın ifadeleri olarak görünür. Yiyeceklerin
bile bireysellik konusu olması, bozulmanın en uç noktasına ulaştığını ortaya
koyuyordu.
Tüm bu faaliyetler sırasında politik faaliyet sürekli ikinci planda kalmıştır.
Rastgele ilişkiler gerillanın dış bağlantılarını sağlıyordu.
"Bu ilişkiler sadece, zorunlu günlük gereksinmelerden ya da istihbarat elde
edebilmek için 'dolaylı sorgu' temeli üstünde oluşuyor ve bunun dışında, politik
nitelikte her türlü ilişkiden dikkatle kaçınılıyordu. (Basit bir örnekleme
gerekirse; komandolar gerilla birliğini izliyorlarken bile, köylülerin ne olup
olmadığımızla ilgili sorularını, her seferinde, ancak gerçek kimliğimizi
gizleyerek cevaplandırıyorduk, o ki, köylülerin -biraz güç ama, hiç radyo
dinlemediklerini varsaysak bile- bizi tanımıyor olmaları biraz su götürür.)"
THKO gerillalarının bu "kendilerini soyutlamaları"na ilişkin bir "avcı" hikayesi
M. Yalçıner'in günlüğünde şöyle geçmektedir:
"6 Mayıs, Perşembe. Öğlene doğru aşağı dereye H.
Ali'nin oraya balık tutmaya gittik. İnsan görünce boğazı keşfe karar verdik. Tam
geçitte yemek yerken Çavuşkır'dan yedi avcı bastırdı. Konuştuk. Pek fena
insanlar değillerdi. Az ekmek katık verdiler. Keşfe çıkan iki kişiyi, velhasıl
hemen herkesi gördüler. Tahminimce ne olduğunu anlayamadılar. Geçitin ortasında
nöbetçisiz yemek yememiz büyük eşeklik. Kanımca bu iş böyle yürümez. Ya doğruyu
söyleyeceğiz ya da hiç görünmeyeceğimiz yerlerde olacağız. Yalan konuşurken ters
şeyler söylemek gerekiyor bazan"
Bu hareket tarzın "Geçmişin Eleştirisi"nde şöyle değerlendirilir:
"Oysa gerilla kolunun güvenliği, onun 'gözden uzak'
ve 'ulaşılması güç sarp alanlar'da yaşamasıyla sağlanamaz. Coğrafi bakımdan çok
çetin şartlara dayanmak, gerilla için çok önemli bir avantaj değildir. Hele bunu
halkın yaşamadığı alanlarla özdeşleştirmek, -olsa olsa- bu tali avantajı karşı
avantaja dönüştürmek olur. Kaldı ki o, salt bu avantajından dolayı (bu avantajı
birinci plana almakla) değil, kendini geliştirmek ve aşmak, düşmanın baskı gücü
karşısında kendisini askeri planda koruyabilmesi bile mümkün olmaz. Gerilla,
baştan itibaren, giderek artan ölçüde, sınıf ve kitle temeline dayanarak; bu
temeli, doğal olarak öz yapısında bulunan avantajlarla seyyar silahlı güç olma;
silahlı savaşı yürütme ve savunmayı son derece 'esnek' ve şaşırtıcı taktiklerle
ve nisbeten (baskı güçleri için) 'çetin alanlarda' yapma avantajlarla sürekli
olarak birleştirerek ve mutlaka da 'politik öncü' durumuna yükselmeyi
hedefleyerek -bu hedefe vararak- bu görevi; kendini geliştirme ve aşma
(dolayısıyla da korunma) görevini başarabilir.
'Sarp ve çetin alanları' ve de 'soyutlanma'yı birinci plana almak özünde
gerillayı sıradan bir 'baskın grubu', bir 'devriye kolu'na indirgemek olur.
Halbuki o, baştan beri tekrarladığımız gibi bir askeri güç olmaktan çok, bir
'politik güç'tür. Tayin edici yanı 'politik' yanıdır. Onu 'stratejik kuvvet',
hareketini de 'stratejik hareket' haline getiren bu niteliğidir."
THKO'nun Nurhak gerilla faaliyeti, 1971 Mayıs sonlarında Kürecik Amerikan radar
üssünü basmaya karar vermeleriyle eylemliliğe geçiş durumuna gelmiştir. Bu eylem
kararı, gerilla kolunun dağlarda varolmasına rağmen, ülkedeki gelişmeler
karşısında "hiçbirşey yapamamış olma" psikolojisine girmesiyle birlikte ortaya
çıkmıştır. Bu durumu ve sonuçlarını "Geçmişin Eleştirisi"nden okuyalım:
"Kolu coğrafi olarak dahi bilinmeyen, tanınmayan
bir bölgede, yeterli istihbarata dayanmayan -serinkanlılıkla değerlendirilince-
tümüyle yanlış ve hatalı olarak hesaplanan eylemler planlamaya yönelten, başta
bu psikolojik etki oldu. İçlerinde yönetici arkadaşların da bulunduğu bir grup,
birbirinden oldukça uzak -300 km. kadar- ve oldukça önemli iki hedefe bir kaç
günlük bir süre içinde eylem koymakla, geriye kalan arkadaşların tümü de
eylemlerin yol açacağı yeni güçlüklerin daha kolay karşılanabilmesi için,
alışkanlık olduğu üzere 'daha güvenlikli bir başka bölgeye' çekilmekle
görevlendirildiler.
Eylem koymayı üstlenen arkadaşların en ufak bir ilişkiye sahip olmadıkları ve
hiç tanımadıkları bir alanda pusuya düşürülmeleri, birinci darbe (kıra geçişte
merkez kadronun kaybedildiği darbe) ile aynı nitelikli (taktik planda düşman
gücünün alabildiğince küçümsenmesi olgusundan ve özünde, 'eylem'i salt bir
askeri sorun olarak değerlendirmekten kaynaklanan) ve aynı şekilde yönelen
ikinci bir darbe olarak, kırdaki pratiğimizi noktalayan ikinci bir yara oldu."
30 Mayıs 1971 günü Nurhak'ın İnekli Köyü yakınlarında pusuya düşürülen THKO
gerillalarında Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga çatışmada
öldürülmüş ve kalanlar yakalanmıştır. Ve böylece ülkemiz tarihinin ilk devrimci
kır gerillası deneyimi noktalanmıştır.
1972 sonlarında İ. Kaypakkaya ve arkadaşlarının Tunceli bölgesinde gerilla
örgütleme girişimleri, ayrı bir perspektiften -Çin örneğinden- hareket etmekle
birlikte, hemen hemen benzer eksiklikler ve hatalarla gelişmeden sona ermiştir.
THKP-C'nin 1972 başlarında kır gerillasını oluşturmaya yönelik hareketi ise,
Denizlerin idamlarını engellemeye yönelik eylem sonrasına ertelenmiştir. Ama
Ünye radar üssünde görevli iki İngiliz ile bir Kanadalının tutsak edilmesi
eylemi, aynı zamanda THKP-C'nin kır gerilla savaşının hazırlığı ve başlatılması
yönündeki anlayışına uygun olmuştur. Şehir gerilla savaşından kır gerilla
savaşına geçişin özgün bir biçimini planlayan THKP-C, Kızıldere'de önder
kadrolarının imha edilmesiyle bunu tam olarak pratiğe geçirememiştir.
Bu deneyimler, özel olarak da THKO'nun Nurhak deneyimi, düşman tarafından
kuşatılmış bir bölgede stratejik bir güç olarak gerilla birliğinin oluşturulması
ve harekete geçirilmesi konusunda, taktik, stratejik ve pratik bir dizi dersle
doludur. Bu derslerin en önemlisi, kır gerilla savaşının açık bir savaş olması
ve kır gerillasının stratejik bir güç olarak var edilmesidir.
Kır gerilla savaşının ve kır gerillasının, uzun bir savaş sürecinin temel taşı
olduğu bir yana bırakılarak, salt örgütsel ya da propagandatif amaçlarla ele
alınması, bu deneyimlerin ve bu savaşın dışında değerlendirilmek zorundadır.
Yaşananlar bir kez daha THKO'nun Nurhak deneyiminin önemini göstermektedir. Ve
Türkiye'de kır gerilla savaşı bu deneyimleri doğru değerlendirerek gelişecektir.
Bu yolda şehit düşen tüm devrimcilerin, bu bağlamda, zaferdeki katkıları hiç
unutulmayacaktır.